3 Ağustos 2009 Pazartesi

Üç Baba Hasan

Levent Kırca'nın artık televizyonlarda gösterilemeyecek ve tiyatrolarda oynanamayacak olan eseri. 


Televizyonlarda gösterilemeyecek olması oyunda geçen küfürlerden dolayı.  Zaten dönemin siyasal eleştirilerini günümüze taşımanın anlamı olmadığını düşünüyorum. Tiyatroda ise Oya Başar'ın Levent Kırca ile  aynı kareye bile gelmeme çabası köstek oluyor.



Konusu adı Hasan olan ve toplumun 3 farklı yerinden gelen kişinin hikayesi. Yalnız ikisinde açıkça terör konusunun irdelenmesi gözden kaçmıyor.  Özellikle oyunun üçüncü perdesindeki Hasan'ın devlet-ağa-terör-insani istekler dörtgeninde kalması ilginç. Tabi kendi yolunu buluyor, aynen olması gerektiği gibi. 

Bunlardan başka yerinde irdelenen konu da İstanbul'a göç eden ailenin yaşadığı trajikomik hikaye. Uç noktalarda incelense de, bunun benzerini seneler sonra çekilecek olan Güneşi Gördüm'de ayrı bir film olarak görebiliyorsunuz.

Yerinde olmayan bir eleştiri ise;  konu edilen ilk Hasan'ın oğlunun kendilerine zorunlu olarak misafir olan zengin ailenin küçük kızına aşık olması. Levent Kırca'nın fakir edebiyatına sığınarak izleyicinin damarına basması ve sonunda alkış beklemesi hoş değil. Sonuçta davul bile dengi dengine değil mi? ~swh~

Ayrıca, sonlara doğru hikayenin sürekli olarak danslar ve şarkılar ile bölünmesi, Levent Kırca'nın kısır bir döngüye girerek tıkandığını çok ama çok açıkça belli ediyor.  Daha etkileyici bir üçüncü kısım izlemek isteyenlerin hevesini kursağında bırakıyor. Yersiz bir benzetme olacak ama yine de yerine oturan bir örnek vereyim: İki atımlık kurşunu olan bir tabancanın üçüncü atışı gibi.

Son olarak, ilk iki perde için izlenebilirliği yüksek ama yavan bir finalle biten bir oyun diyorum.

Amatörün Puanı: 6/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder